23 Temmuz 2014 Çarşamba

Soğuktan Soğumak

Bundan yıllar önceydi, seni bir kış sabahı kaybettiğimde. Geceyi yine her zaman olduğu gibi birbirimize sözler vererek geçirmiştik. Sen yine sağ elimi sol elinle tutarak uykuya dalmıştın, bense bir süre seni izleyip sonra uyumuştum. Benden önce uyanıp hazırladığın kahvaltı yine eksiksizdi. Ben yemiyorum diye çok sevmene rağmen peynir koymamıştın sofraya. Gelip beni uyandırdın, her zamanki gibi elimi tutarak ve öperek. Kahvaltı masasına geçtik, dolaptan peyniri çıkardım ve senin için hazırladım. Çaylarımızı koydun. Kahvaltının tam ortasında sigara yakmak istediğini söyledin. Kafamla onayladım, sigaranı yaktın. İlk nefesi aldın ve söze girdin. "Bir çocuğumuz olsa, fena mı?" Bu hamleyi senden bekliyordum aslında, sürekli belli ediyordun çünkü. Neden olmasın minvalinde bir cevap verdim, sevinçle sigarayı söndürüp sarıldın bana. Sonra bir tane daha yaktın. 17 yaşından beri içiyordun. Çocuğumuz olacak olması fikri seni çok mutlu etmişti. Aslına bakarsan beni de. Senden bir parça, bizi biraz daha bağlayacak olan. Kahvaltı masasını toplayıp, işe gitmek için hazırlanmaya başladın. Ben bugün izinliydim ve akşama kadar bilgisayar oynayacaktım. Aramızdaki bir anlaşmaydı, sen evdeyken oyun maksadıyla açılmayacaktı o bilgisayar. Sen gittikten sonra hemen bilgisayarı açtım, oynamaya başladım. Aradan birkaç saat geçmişti ki, telefon çaldı. Sen arıyordun, hayra yorup açtım. Bir erkek sesi, telaşlı "Beyefendi, eşiniz kaza yaptı da... Iıı. Efendim, acilen gelmelisiniz. Falanca yerdeki ışıklardayız."

Evden nasıl çıktım, bilmiyorum. Olay yerine geldiğimde ceset torbasındaydın. Durun diye haykırdım, durun. Alamazsınız onu, ölmüş olamaz. Ölmemeli! Beni zorlukla sakinleştirdiler, seni götürdüler. Cenaze işleri falan derken aradan birkaç gün geçti. Hayatımda ilk sigara, senin yarım kalan paketindeki sigaralardan biriydi. Senin yarım bıraktığın kitabı tamamladım, senin sevdiğin her şeyi yaptım. Peynir bile yedim senin için.

Arabanı sattım, hurda halindeydi zaten. Bilgisayardaki kendime ait olan her şeyi de sildim. Şimdi sadece senin yazdıklarını okuyup, fotoğraflarına, fotoğraflarımıza bakıyorum.

Şu an, aylardan Ocak'tayız. Bundan bilmem kaç yıl önce, hayatımı gömdüğüm günün yıl dönümünde. Yerini doldurabilecek hiçbir şey yoktu. Her hafta mezarına gelmekten, mezarlık bekçisiyle arkadaş olmuştum. Çevremdeki herkes baskı yapıyor, yeniden evlen, yuva kur diye. Onları dinlemeyeceğim. Zira hiç kimse beni, senin kadar sevemeyecek. Hiç kimse senin kadar sarılamayacak bana. Hiç kimse senin kadar kıymetli olmayacak. Kıymetlim, şimdi sigaramdan bir nefes çekiyorum. Ve sırf sen bana daha çok sarılıp, daha fazla sokuluyorsun diye en sevdiğim kış mevsimine lanet okuyorum.

Bir gün elbet buluşacağız. Toprak seni benden ayıran gereksiz bir unsur. Ben senin gönlünü seviyorum.

22 Temmuz 2014 Salı

12 Mart 2013

Her Galatasaray Taraftarı, bu tarihi duyunca kafasında bir şimşek çakar. Galatasaray'ın deplasmanda Schalke 04'ü, Umut Bulut'un son dakika golüyle 2-3 yendiği karşılaşmanın tarihi.

Bu maçta diğer golleri Hamit Altıntop ve Burak Yılmaz atmıştı.

Asıl konuya gelelim. Benim ayarımda manyak bir kuzenim mevcut. Her futbol maçının öncesi, devre arası ve sonrasını "%100 Futbol" edasıyla değerlendirdiğim canım kuzenim. Neyse konu bu maç ve sosyal medya Hamit'in direkten dönen toplarıyla dalga geçmekle meşgul. İşte bendeniz, 11 Mart'ı 12 Mart'a bağlayan gece, ilgili kuzenime aynen şu mesajı attım: "Hamit koyacak, direkten girecek."

İlgilenenler için sonrası malumunuz. İlgilenmeyenler içinse Ercan Taner'in birkaç sözü durumu özetler: "Doğduğu, büyüdüğü yerde golünü attı. Büyüksün Hamit!"

Ne Kadar Dargınsak Biz O Kadar Güzeldik

Saian SS Miğfer, Saian Sakulta Salkım ya da sadece Saian.

Benim için RAP müziğin Cemal Süreya'sı, Turgut Uyar'ı kendisidir. Protest RAP'teki başarısı bu müzikle alakasız kişilerce bile bilinse dahi, asıl şahane özelliği şairane yanıdır. Büyülü bir kalemi ve lisanı var Saian'ın. Dinledikçe huzur buluyor, şiir okuyormuş gibi hissediyorsunuz.

Dinleyin...

http://www.youtube.com/watch?v=g_N6HbNolqU

Reis-i Cumhur

Malumunuz üzre blogumda kendi içimden gelen zırvaları sizle paylaşacağım. Ve bunlar pek tabii sadece duygusal şeyler olmayacaklar. Neyse konuya gelelim.

Bildiğiniz üzre yakın bir zamanda bir "Cumhurbaşkanlığı Seçimi" var. Sonucunu çok merak etmiyorum açıkçası, oyumu kime vereceğimi şahsi tanıyan herkesin bildiğini fakat sizlerin öğrenmesinin gereksizliğini belirterek konuya giriyorum. Tahminimce mevcut başbakan Sayın Erdoğan, ülkemizin yeni cumhurbaşkanı olacaktır. Zira arkasında çok güvendiği ve evde zor tuttuğu bir "Yüzde elli" var. Dediğim gibi, bu kitleye çok güveniyor Erdoğan. En büyük rakibi ise "Çatı Aday" Sayın İhsanoğlu. İhsanoğlu ismi üzerinde pek çok parti birleşmiş durumda. En önemlileri tabii ki en büyük iki muhalefet partisi CHP ve MHP. İhsanoğlu bakalım, "Ekmek İçin" yeni cumhurbaşkanımız olabilecek mi?

Benim en çok merak ettiğim aday ise, üçüncü aday Sayın Demirtaş. Bakalım ülkenin doğusundan alacağı oyların yanına, ülkenin batısından da oy ekleyebilecek mi. Göreceğiz.

Ülke için hayırlısı olsun.

21 Temmuz 2014 Pazartesi

Şans

Senin sevgine sahip olmak benim için büyük şans. Genelde şanssız biriyimdir zira. Daha doğrusu şansa nötr biriyimdir ve seninle olma şansı benim için aşırı lüks.

Sahi, ben bu şansı hak edecek ne yaptım?

Terk Etme

Bir gün gelir de benden sıkılırsan, terk etme beni sakın. "Siktir git." de, yeterli.